Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü’nde küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşarken, suyun dibindeki doğa harikası mikrobiyalitler de karaya çıktı. Van Gölü’nde mercan resiflerine benzeyen ve "su altı peribacaları" olarak nitelendirilen mikrobiyalitler, dalış turizmi açısından önemli bir yer tutuyor. Türkiye’de Van Gölü içinde bulunan 70 bin yaşında olduğu düşünülen ve yeni keşifle 32,2 metre uzunluğundaki dünyanın en büyük mikrobiyalit resifleri buluyor. Van Gölü’nde, sıcaklığın yükselmesine bağlı gelişen aşırı buharlaşma ve yağışların azalması, su seviyesinde düşüşe neden oldu.
Van Gölü’nün bazı kıyı bölgelerinde suların çekilmesi gölün derinliklerinde yer alan mikrobiyalit yapılarını da olumsuz etkiledi. Geçtiğimiz yıllarda sadece küçük bir kısmı görünen mikrobiyalitler, bu kez suların çekilmesiyle tamamen ortaya çıktı.
“Van Gölü ekosistem açısından çok özel” HA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü’nün uzun yıllık süreç içerisinde alan kaybettiğini belirtti. Van Gölü’ndeki seviye kaybının üç olumsuz nedene bağlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Bunlardan birincisi, küresel ısınmaya bağlı sıcaklık ve sıcaklığın getirdiği buharlaşma sonucu gölde su kaybına neden oluyor. İkincisi, yağıştaki azalmayla yüzey akışlarının göle ulaşımına engel olması ve üçüncüsü ise toprak beslenemediği için yer altı sularının beslenememesi, yer altı sularıyla beslenen gölde seviye düşmelerine neden oluyor. Van Gölü gerçekten ekosistem açısından çok özel. Bu özelliklerden bir tanesi ise mikrobiyalitlerdir. Göl içerisinde binlerce yıllık birikim sonucu oluşan mikrobiyalitlerin her biri birer doğa harikasıdır” dedi.
“Arzu etmediğimiz bir durumdur” Mikrobiyalitlerin suyun çekilmesiyle karaya çıkmasının dalış turizmini olumsuz etkileyeceğini dile getiren Alaeddinoğlu, “İlk defa dalış sporları yapılırken fark edilen ve bugün farklı bölgelerden insanların onları seyretmek ve bir şekilde onlarla etkileşime girmek amacıyla seyahat ettiği yapılardır. Maalesef göldeki suyun geri çekilmesiyle beraber kıyı alanındaki kaybın dikeyde de gerçekleştiğini görüyoruz. Dikeydeki düşüş gölün altında olması ve gelişmesi gereken mikrobiyalitleri karadan görünür kıldı. Bu da arzu etmediğimiz sorunlu bir durumdur” diye konuştu.