ERZURUM Haber Girişi : 24 Haziran 2022 13:13

Profesör Kavukcu'dan teröre ve savaşa sanatsal tepki

Profesör Kavukcu'dan teröre ve savaşa sanatsal tepki

 

 

Erzurum Bülten-Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, Erzincan kent çöplüğünün yanında yaptığı 'Şiddeti düşünmek" başlıklı performans serisinin on ikinci çalışması ile savaş ve terör olaylarına tepkisini ortaya koydu.

 

 Sanatçı, şiddeti çarpıcı ve güçlü bir biçimde anlatan parçalanmış hayvan organlarını kazanda kaynattıktan sonra devirerek bu parçaları etrafa saçtı. Saçılan bu organlardan kendi paylarını almak için kazanın etrafında gezinen köpekler, hem geçmişte hem de günümüzde devam eden savaşlarda böylesi bir zulmü gerçekleştiren ve bunu kendi çıkarları için kullanan insanlara gönderme yaptığını belirten Kavukcu, "Bu durum günümüzde yaşanan olayları temsilen kurgulandığından; birçok düşünürün gözünden baktığımızda metaforik anlamıyla vahşi yaşam biçimlerinde de egemenliklerin, uzlaşmaların, savaşların, yani politik öğelerin olduğunu düşünebiliriz" diye konuştu.

 

YIKIMLARA KAYITSIZ KALMADI

 

Uzun yıllar görev yaptığı Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, daha öncede gerçekleştirdiği Şiddet, Terör, Ölüm, Sonsuzluk, Covid-19, Mülteci, Orman Yangınları, Atık, İsraf, İklim ve Doğa gibi güncel konulara son çalışması olan "Şiddeti Düşünmek" ile bir yenisini daha ekledi.

 

Toplumsal problemler üzerine, ulusal ve uluslararası alanda, enstalasyonlar, alan-kurgular ve performanslar gerçekleştiren Prof. Dr. Kavukcu savaş ve terör konusunu ele aldı. Savaşların ve terör olaylarının, neticesinde yarattığı yıkımların büyüklüğüne kayıtsız kalmayarak konuyla ilgili farkındalığı artırmak adına bir çalışma yaptığını ifade eden Kavukcu şunları söyledi:

 

"Toplumsal bir varlık olarak bireyin, farklı gruplarla ilişkilerinde açığa çıkan bireysel, çıkarcı ve egoist davranış biçimlerinin ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan mantığın yansımalarını, bireysel ve toplumsal ilişkiler arasında görebildiğimiz kadar uluslararası savaşların milyonlarca insanı sürüklediği kaosun içinde de görebilmemiz mümkündür. Günümüzde hâlâ devam eden savaşlar ve terör olayları, toplumlar üzerinde gerek fiziksel gerekse psikolojik açıdan pek çok yara açmakta ve insanlıkla birlikte var olup tarih boyunca devam eden, çeşitli yöntem ve uygulamalarla geçmiş dönemlerde zaman zaman büyük yıkımlara yol açan birçok savaşı anımsatmaktadır. Özellikle de Türkiye'nin de içinde yer aldığı Ortadoğu, geçmişten bugüne kadar tarihi yüzyıllar öncesine dayanmasına rağmen siyasal anlamda ateşin, karmaşanın, savaşların ve kaosun sönmediği ve bitmediği bir yer haline gelmiştir. Bu bakımdan altındaki ateşin hiç sönmediği, sürekli alevlendiği "Kay­nayan Kazan" olarak anılan Ortadoğu'da gerçekleşen bu durumun, hâlâ devam eden savaşları da içine alarak alanını genişlettiği görülmektedir. Bu kaosun yarattığı yıkım, dünya üzerinde şiddet ve insan hakları ihlallerinden kaçan insanların sayısının 82 milyonu aşarak en üst seviyeye ulaşması dikkate alındığında daha iyi anlaşılmaktadır. Üstelik bu durumun yarattığı şiddetin sonuçlarını doğa üzerinde de gözlemlemekle birlikte, insanların hem kendi türüne hem de yaşayan bütün canlılara gerçekleştirdiği yıkıcı müdahaleye de tanık olmaktayız."

 

ŞEHİR ÇÖPLÜĞÜNDE PERFORMANS

 

 Toplumun bir ferdi olarak yaşanan bu olaylara duyarsız kalmayan sanatçı, savaşın korkunç yüzüne dair hem bilgilenmeyi hem de bilinçlenmeyi amaç edinerek kente 7 kilometre uzaklıktaki şehir çöplüğünün hemen yanı başında, "Şiddeti Düşünmek 12: Kaotik Sarmal" adlı performansını sergiledi. Sanatçının mekânı özellikle şehir çöplüğünün yanında seçmesi, savaşın yer küreyi çöplüğe çevirerek atık bir nesne durumuna getirdiğini simgeleştirmekte. Mekân (yaşanılan doğa), bir yandan gerçek espasın yarattığı sonsuzluk duygusuyla tedirgin ederken bir yandan da simgesel alegorik bir anlatımıyla sahne gibi kurgulandı. Manzaranın içinde hayvan organlarıyla dolu bir şekilde büyük bir harla kaynayan kazan, dünyada ve çevremizde yaşanan savaşlara bir göndermede bulunmaktadır. Ateşin devinimi ise ölümcül bir darbe almış insanlık haline ağıt yakar gibidir. Doğal mekâna, insan eliyle yapılmış bir malzemenin (kaynatılan kazan) yerleştirilmesiyle oluşturulan etki, adeta işlenen konunun trajik yapısını açığa çıkarmakta.

 

HAYVAN ORGANLARINI KAZANDA KAYNATTI

 

Sanatçı, şiddeti çarpıcı ve güçlü bir biçimde anlatan parçalanmış hayvan organlarını kazanda kaynattıktan sonra devirerek bu parçaları etrafa saçtı. Saçılan bu organlardan kendi paylarını almak için kazanın etrafında gezinen köpekler hem geçmişte hem de günümüzde devam eden savaşlarda böylesi bir zulmü gerçekleştiren ve bunu kendi çıkarları için kullanan insanların temsili olarak vahşi bir çehreye büründüğünü gösterdi. Sanatçı, daha önce “Mevsimler ve Biçimler" isimli çalışmasında buzla kaplanmış bir giysiyi üzerine giyerek insan unsurunun iklimsel bir etkiyle ilişkisini ortaya koyduğu performansına bir seri oluşturacak nitelikte, bu kez bir hayvan postu giyiyor. Savaşlarda yaşanan vahşetin temsili olarak giydiği post, olayla daha da bütünleşmesini sağlarken mağara dönemindeki insanın vahşi yaşamla mücadelesine de gönderme yaptı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.