Gastrodiplomasi'nin ülkeler arasında özel bir bağ kurduğunu belirten Prof. Dr. Arıboğan, “Gastronomi bütün dünya mutfağının moleküler mutfak düzeyinde çok daha farklı şekillenmiş bir haliyle sanata dönüşmesi şekline sunuluyor. Bunun görselliği de en az lezzeti kadar önemli hale geliyor. Bunun yanı Gastrodiplomasi denilen yeni bir alan var. Her bir aktivitede, uluslararası zirvelerde sunulan yemeğin biçimi, lezzeti herkese nasıl hitap edeceği. Bir matem gününde sunulması gereken yemeğin nasıl olacağı. Bir dosta ya da bir rakibe sunulan yemeğin nasıl olması gerektiği gibi çok farklı alanlarda yenilikler var” diye konuştu.
“Gastronomideki ilerlemeler kültürümüze katkı sağlıyor”
Gençlerle bir araya gelmekten dolayı mutlu olduğunu belirten Şef ve Yemek Kitabı Yazarı Jale Balcı, “Gastronomide çok güzel ilerlemeler var. Üniversitelerimizin çoğunda gastronomi bölümü açıldı. Gastronomideki ilerlemeler bizim yemek kültürümüze büyük katkı sunuyor, bunları gençlerle paylaşacağım için de çok mutluyum. Türk mutfağında gençlerimiz servis-sunum konusunda çok ilerledi. Yemeklerimiz konusunda ise kendi kültürümüze döndük. Dünyadaki yerli ürün kullanma akımı ülkemize de geldi. Bu da bizim için iyi oldu. Çünkü bütün şefler Türk yemeklerini gastronomiye kazandırmak ve daha iyi şeyler yapabilmek adına çaba harcamaya başladık. Önce kendi kültürümüzü hep beraber el birliğiyle kalkındırmalıyız, daha sonra da yavaş yavaş yukarıya doğru taşımalıyız” ifadelerinde bulundu.
“Mutfakta geleneksel ile bilimseli birleştirmek önemli”
“Türk kültürünün parçası olan baklavayı burada gençlerle konuştuk” diyen Karaköy Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Güllüoğlu ise “Gastrofest çok güzel bir organizasyon. Gençlerin mutfak sanatlarını üniversitelerde öğrenmeleri çok güzel. Mutfak için hem geleneksel hem de bilimsel bilgi çok önemli. Gençler de üniversiteler sayesinde bunları öğrenebiliyor. Bu festivalde de geleneksel ile bilimselin birleşimini gördüm” dedi.