“Şubat benim için çok farklı bir anlam ifade ediyordu, ta ki 6 Şubat’a kadar”
Ekiplerin kendisini termal kamerayla fark ederek 90. saatte enkazdan çıkardıklarını anlatan Zeynep Nur Kalkan, “Yaklaşık 11 yıldır bu görevi yapıyorum. Şubat benim için çok farklı bir anlam ifade etmeye başladı. Öncesinde şubat benim doğum günümdü. Atandığım ay şubat ayıydı. Şubat benim için çok farklı bir anlam ifade ediyordu, ta ki 6 Şubat’a kadar. 6 Şubat’ta, insanın geleceğe dair bir planı olur, biz bir gün sonrası için plan yapmıştık. İşte sabah kalkacaktık, eşyalarımızı hazırlayacaktık. Oğlumun tostunu yapacaktım, koyacaktım çantasına, okula gidecektik. Bizim planımız bu yöndeydi ama gece büyük bir sarsıntıyla uyandım. Zaten uyanmamla evin yıkılması bir oldu. Ben büyük ihtimalle o şiddetin arttığı dönemde uyandım. Yıkıldı yani, o an zaten bir şey düşünemiyorsunuz. Sanırım bayılmışım. Ayıldığım zaman zifiri karanlığın içindeydim. Dışarıdan bağrışmalar, sesler geliyor. O kadar çok ses duyuyordum ki yani günlerce bağırdıktan sonra üçüncü günü akşam beni termal kamerayla fark etmişler. Enkazdan 90’ıncı saatte çıktım. Yani dördüncü gün çıktım” dedi.
“Hayırseverlerin yardımıyla bir protez çalışması başladı ve protez takıldı”
Ailesinin acısıyla sarsıldığını ifade eden Kalkan, hayırseverlerin destekleriyle takılan protezle yaşama yeniden başladığını belirterek, “O şekilde ameliyata girdim ve bir anda bir bacağımdan olmuş oldum. Ama bu beni sarstı mı; çocuklarımın öldüğünü görmek, eşimin öldüğünü duymak, annem, erkek kardeşim, onların vefat ettiğini duymak zaten beni bitirmişti. Ben bacağımın acısını da hissetmedim, yokluğunu da fark etmedim. Ta ki işte hani yavaş yavaş toparlanmaya başlayınca. Ankara’da yaklaşık bir ay hastanede tedavi gördüm. Bir ay evde tedaviye devam edildi. Fizik tedavi süreçleri oldu, daha sonra mayısın sonunda protez takıldı. Sağ olsun hayırseverlerin yardımıyla bir protez çalışması başladı ve protez takıldı. Ben ondan sonra yavaş yavaş ayağa kalktığım zaman evet dedim; ayaktasın, kaderine inanıyorsun ve bu şekilde devam etmelisin dedim. Yavaş yavaş yürüme çalışmaları başladı. İlk başta çok zorlandım. ’Ben bu protezle yürüyemem, çok ağır’ dedim. Yapamam dedim ama bana inandılar. Oradakiler sağ olsun çok yardımcı oldular, protez merkezindekiler. Yavaş yavaş onların yardımları ile yürümeye başladım. Şu an çok şükür kendi işlerimi kendim halledebiliyorum” dedi.
“Ben öğretmenliği çok seviyorum”
Öğretmenlik mesleğine olan sevgisinin küçük yaşlarda başladığını ifade eden Kalkan, öğrencilerinin gözlerine bakarak acılarını giderebildiğini belirterek, “Çok şükür mesleğime geri döndüm. Çünkü ben ilkokuldan beri hep öğretmen olmak isteyen bir insandım ve benim için öğretmenliğin çok ayrı bir değeri var. İnsan hani eş olur, arkadaş olur, dost olur, akraba olur ama benim için gerçekten bu çok ayrı bir vasıf. Ben öğretmenliği çok seviyorum. Öğrencilerime tekrar kavuşmak beni çok mutlu etti. Onlara bir umut ışığı olmak. Benim yaşadığım zorlukları onların gözlerinin içine bakarak giderebilmek bu benim için çok önemli. Onların gözlerindeki sevgi beni tekrar hayata tutunduruyor. Çünkü evlatlarını kaybetmiş bir anne için en büyük acı bu olsa gerek. Onların hepsi benim birer evladım oldu. Hepsine o gözle bakıyorum. Hepsi benim için çok kıymetli. Hepsine tek tek isimleriyle seslenmek, gel canım şunu yapalım diyebilmek bu benim için gerçekten büyük bir mutluluk. Onlarla birlikte tekrar hayata tutunmaya çalışıyorum. Tabii ki ailem bana çok büyük destek bu konuda. Babam benim için hayatımın en önemli insanı, her zaman yanımda. Ben bu şekilde hayatıma devam etmeye çalışıyorum. Ama değerimizin hissedildiği, öğrencilerimiz tarafından sevgimizin daha çok görüldüğü bir gün olarak tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. İnşallah hayırlı, güzel insanlar yetiştirebilmeyi, bu vatana millete hayırlı evlatlar yetiştirebilmeyi rabbim nasip etsin diyorum” şeklinde konuştu.