İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Meksika'dan Amerika'ya, Kolombiya'dan komşu ülkelere, etrafındaki ülkelerden Avusturalya'ya, Ortadoğu koridorundan Türkiye üzerinden Avrupa Birliği'ne doğru bir düzensiz göç yaşandığını ifade eden Kaplan, "Biz araştırmacı olarak sahaya iniyoruz, sebep sonuç ilişkilerini görüyoruz. Afganistan'dan gelen hanımefendiler var burada eğitim veriliyor. Onlara şunu sorduk 'siz Afganistan'da nerede yaşıyorsunuz?' Kişiler iklim değişikliğinden dolayı köylerinde karınlarını doyuramadıkları için şehre gidiyorlar. Şehirde bir iş ekmek bulamadıkları zaman bu siyasal ve ekonomik istikrarsızlığı da beraberinde getiriyor. Haliyle insan aklı onlara daha iyi bir yere gitme fikri veriyor. Dünyada göç veren ve göç alan bölgelere baktığımızda göç veren bölgelerin iklim krizine, iklim değişikliğine şiddeti bir şekilde maruz kaldığını görüyoruz" diye konuştu.
BÜYÜK BİR TSUNAMİDEN YENİ ÇIKTIK
Türkiye'nin çok büyük bir tsunamiden yeni çıktığını ifade eden Kaplan, şunları söyledi:
"Başımıza dalga düşerken bir şey düşünemezsiniz. Biz şu anda o aşamadayız. İlk başta bizim dışımızda büyük bir şokla karşılaştığımız için fazla tepki veremedik. Ama biz de göçü yavaş yavaş iyi yönetmeye başladık. Son dönemde biz bu noktada AB'den daha iyi bir şekilde yönetiyoruz. 2006 yılından beri göç üzerine çalışıyorum. 2006 sonrasına baktığımızda biz göçü yönetmeyi, çok iyi yönetmeyi öğrendik gibime geliyor. Göç insan merkezli bir mesele. Yani bunu 1 gün, 2 gün ya da 1 yıl, 2 yılda çözemeyiz. Ümit ediyorum ki öğrendiklerimiz, tecrübelerimiz bir sonraki süreçte, orta vadede göçü daha iyi yönetecek noktaya getirecektir. Ancak bu meseleyi kimse tek başına çözemez. BM'de nasıl nükleerle ilgili anlaşmalar yapılıyorsa göçle ilgili de ortak hareket etmek gerekiyor."
Programda dil ve mesleki eğitim programlarına katılan Afgan ve Suriyeli göçmenlere sertifika verildi.