TARIM KONSEYLERİ OLUŞTURULMALI
Türkiye'nin hiç vakit kaybetmeden bütün bölgeler için tarım konseyi oluşturması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yağanoğlu, "Tarım konseylerinde üretici birlikleri, çiftçi birlikleri, ziraat odaları, ziraat fakültesinin bilim adamları, tarım kuruluşları, planlama yetkilileri, önder çiftçiler bulunmalı. Konsey, her bölgenin tarım haritasını önüne koyarak, acaba biz nerede hangi parselde hangi üretimi yapabiliriz, hangi alanda hangi üretim yapabiliriz. Tarlaya kadar parsele kadar inebilirler. O parselin eksikleri, toprak bakımından ne tür sıkıntılar var, su yönünden ne kadar bir gerekliliği var, bütün bunları ortaya çıkararak çiftçileri yönlendirmesi lazım. Çiftçiyi biz yönlendirmez, teşvik etmezsek çiftçi tarımı bırakır, tarımdan uzaklaşır. Tarımdan uzaklaşan bir çiftçiyi tekrar geri döndürmek fevkalade zordur" dedi.
TARIMA BİLİM KATILMALI
Her bölge için tarım bilim kurulları oluşturularak üretime bilimin dahil edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Yağanoğlu, “Bilimin olmadığı tarımda beklenen üretim olmaz. Üretim artık son sınırlarına yaklaşmıştır. Bu bölgede şeker pancar üreticilerinin alacakları ürün 4-5 tondur ama 15-16 ton olamaz. Fakat bilimi katarak, inovasyonu geliştirerek, teknolojiyi tarıma katarak bütün bunların gereklerini yerine getirdiğimiz zaman bu biyoçeşitliliğe sahip ülkemizin daha iyi üretim yapmasını elde edebiliriz" diye konuştu.
İSRAFIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ, FİYAT SÜRECİ İYİ PLANLANMALI
Türkiye'de en önemli sorunlardan birisinin de gıda israfı ve fiyat planlaması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yağanoğlu, şöyle devam etti:
“Tarladan sofraya kadar olan süreçte gıdaların önemli bir bölümü israf edilmektedir. Bu israfın önüne geçilmesi gerekir. İsraf yerine göre yüzde 14 ile 20 arasındadır. Bu önemli bir miktardır. Mutlaka israfı önleyici çalışmalar yapılması gerekiyor. Bunun yanında çok iyi planlanmış depoların olması gerekiyor. Fazla ürünün ziyan olmayacak, sokağa dökülmeyecek, depolarda saklanarak koşullarına uygun olarak onun daha ileride kullanılması sağlanacaktır. Bir başka durum fiyat artışları. Gıdada meydana gelen fiyat artışlarının yani tarlada üretilen bir ürünün sofraya kadar gelen süreçteki zincirin iyi bir şekilde planlaması ve kontrol edilmesi gerekiyor. Eğer fiyat artışı söz konusuysa bunun çiftçiye yansıması da söz konusudur. Hiçbir şekilde akıldan çıkarılmaması gereken bir durum köylü mutluysa, şehirli de mutludur, toplum da mutludur. Köyleri şehirlere aktarma yerine, köylerin doğal yapısını iyileştirerek, çiftçilerin eksiklerini gidererek, onlara yeterli desteği vererek tarımda yerinde yapmaya özen gösterilmelidir. Ülkemizde çiftçilerin yüzde 80'inden fazlası aile işletmelerdir. Yani kendi aile haneleriyle bireyleriyle tarım yapanlar. Bunların yanında olmalıyız, belki de sosyal sigorta teşvikleri ile sosyal sigorta şemsiyesine bunları almalıyız. Bu şekilde ne tarımı bırakırlar neden üretimden vazgeçerler. Bütün bunları yaptığınız takdirde Türkiye'de üretimimizi arzu ettiğimiz noktalara çekebiliriz."
'BÖYLESİNE BİR ÜLKENİN HOLLANDA'NIN ALTINA DÜŞMESİ KABUL EDİLEMEZ'
'Dünyada hiçbir ülke bizim gibi değildir" diyen Prof. Dr. Yağanoğlu, "Hollanda her zaman örnek verilir. Dünyada ikinci büyük üretim alanıdır. Hollanda'da 1 milyon hektar tarım alanı vardır, Türkiye'nin tarım alanı 25 milyon hektardır. Onun 25 katıdır. Böylesine bir ülkenin Hollanda'nın altına düşmesi asla kabul edilemez. Onun için bu üretim mekanizmaları devreye sokularak bilimi de bunun içerisinde mutlaka görerek üretimi artırıcı önlemlerin, çiftçiyi destekleyici politikaların mutlaka geliştirilmesi gerekir diye düşünüyorum." dedi.