“8 milyon davada içinde iki elin parmağını geçmeyecek, dosyadan bir haber kişilerin değerlendirilmeleri çerçevesinde yargıya saldırmak büyük bir hata” diyen Bozdağ, “Televizyonlardan, sosyal medyadan takip ediyoruz. 8 milyon dosyadan eleştirilen 5-10 dosya. Bazılarına bu soruyu soruyorum ama o dosyaları sayamıyorlar. El insaf. Görülen 8 milyon dosyadaki kararı görmüyor, sadece 3 dosyada doğruluğunu bilmediğiniz karar üzerinden saldırıyorsunuz. Bu adil, vicdanlı ve hakkaniyetli mi? Bizim istediğimiz kararlar verirlerse ‘Ankara'da hakim ve savcılar var', eğer verilmezse ‘sarayın savcıları' oluyor. Bu dil yargıya düşmanlık dilidir. Kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk milleti adına adli süreçleri yürüten hakim ve savcılarımıza bu dille saldırma hakkına, gücüne ve kudretine sahip değildir. Herkes haddini ve yerini bilecek. Ağızlarından çıkanları kulakları duyacak. Yargıya saldırmak, kararların eğriliğine ve doğrularına bakmadan hakim ve savcılarımıza hakaret etmek adalete yapılan en büyük kötülüktür. Eleştiri yapanlar bunu lütfen temiz bir dille yapın. Şahsileşen bir dille bunu yapmayın. Kararları eleştirin. Hiç kimse Türk yargısını şamar oğlanı gibi göremez. Görmesine de izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
“Medyada görülen bir yalanın doğrusunu açıklamak lazım”
Yargıyla ilgili güven duygusu ve memnuniyet konusu üzerinde durulması gerektiğini belirten Bozdağ, “Basın savcılıklarımız, basın sözcülüklerimiz var. Komisyonlarımız ve başsavcılıklarımız yargıyla ilgili basında yer alan konularla ilgili zaman zaman açıklamalar yapıyorlar. Ben de Adalet Bakanı ve Kurul Başkanı olarak bu müessesenin kullanılması ve kullanılmaktan çekinilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Siz doğruyu açıklamadığınız zaman yargıya dönük aslı astarı olmayan haberler medyada yer alıyor, yalan dünyayı 3 kez turluyor ve açıklanan doğru, yalana mağlup oluyor. Cumhuriyet başsavcılarımızın, hakimlerin ve komisyon başkanların bu konuda hassasiyet göstermesinde yarar var. Medyada görülen bir yalanın doğrusunu açıklamak lazım. Bu yargıya güç katar ve yargının yıpratmasının önüne geçilir. Yalan ve iftira kol gezerken bir açıklama yapılırsa yalanın hükümdarlığı sona eriyor. Bu konuda biraz daha cesur olmak ve önemli önemsiz olarak bakmadan yalanın karşısına doğruyu çıkarmak yargıya güveni artıracaktır” dedi.
“Yeni düzenlemede cezası az olanların belki bir kısmında tam infaz olabilir”
Yeni dönemde önemli çalışmaları da gündeme getirmeyi planladıklarını söyleyen Bozdağ, “Özellikle cezasızlık algısına yol açan kimi ceza muhakemesi uygulamaları ve infazla ilgili hususları yeniden ele alıyoruz. İnfaz sistemimizi yeni bir anlayışla ele alan, cezasızlık algısını ortadan kaldırırken diğer yandan ıslah edici fonksiyonunu öne çıkaran, denetimli serbestlik müessesini daha aktif hale getirmek için önemli adımlar atacağız. Arkadaşlara hazırlık talimatını verdim. Yeni dönemde uzlaştırma müessesesi, kamu davasının açılmasının ertelenme müessesesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, şahsi davanın yeninden sisteme kazandırılması hususu yeniden tanzim edilmesi başta olmak üzerine Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza İnfaz Kanununu 2005'ten bu yana 17 yıllık uygulamada aksayan yönleri köklü bir şekilde masaya yatırıp cesur şekilde değiştireceğiz. Doğru gitmiyorsa neşter vuracağız. ‘Bunu biz yapmıştık geri çekmeyelim' diye bir düşüncemiz yok. Eğer bunlarda sağlıklı cevap vermek imkanı arzu ettiğimiz düzeyde değilse durup bakmayacağız. Belki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını sistemimizden tamamen çıkarabiliriz. Belki kamu davasının açılmasının ertelenmesini çıkarabiliriz. Tüm bunların hepsini uzmanlarla, pratiği her gün uygulayanlarla, akademisyenlerle ele alacağız” diye konuştu.
İnfaz sisteminde cezasızlık algısını ortadan kaldırmak amacıyla yeni adımlar attıklarını açıklayan Bakan Bozdağ, “Cezası az olan suçlarda yeni bir infaz uygulamasını gündeme getirmeyi ve ülkemize kazandırmayı düşünüyoruz. Bizde nerdeyse düşük cezalarda infaz yok. Yeni düzenlemede cezası az olanların belki bir kısmında tam infaz olabilir. İnfaz sistemimizi cezasızlık sistemimizi ortadan kaldıracak hem de daha nitelikli suçların işlenmesini önleyecek şekilde yeniden dizayn etme ihtiyacı da ortaya çıkıyor. Özellikle kadına karşı şiddet ve pek çok suçların işlenmesine baktığımızda tedbirler alınmış olsa engel olunabilir miydi diye düşünmüyor değiliz. Uzun uzun yargılamalar değil, seri bir şekilde bitecek biçimde yeni bir usulü ortaya koymaya da kararlıyız. Amacımız sistemimizi daha iyi hale getirmek, cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, adalete güveni sağlamak, infazın yanı sıra rehabilite eden ve topluma kazandıran sistemi getirmek istiyoruz. Seçime kadar yetiştirmeye çalışacağız ama yetişmezse seçimden sonra atacağımız ilk adımlardan biri bu değişiklik olacak. Emin olun bu adımlar adalete güven verecek, memnuniyeti arttıracak önemli adımlar olacaktır. Kadına karşı şiddet ve pek çok başka suça baktığımızda hukuki tedbir alınmış olsa, hukuk müessesesi buna izin vermiş olsa belki daha büyük suçların işlenmesi önlenebilir miydi diye sormadan edemiyoruz. Halk yanlış diyorsa, sonuçlar yanlışsa bunu değiştireceğiz” dedi.
“Lütfen daha sağlıklı bir dil kullanılsın”
Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri konusunda da konuşan Bozdağ, “Bu konuda yargımızın ortaya koyduğu duyarlılığa teşekkür ediyorum. Hukuku uygulama konusundaki incelik ve hassasiyete teşekkür ederken bu hassasiyetin sürdürülmesi ve korunmasında da çok büyük payınız olduğunun altını çiziyorum. Türk basınına da bir çağrı yapmak istiyorum. Elbette ki kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet hem devletimizin hem milletimizin ortak mücadelesidir. Kadınlara karşı işlenen şiddet ve cinayet haberlerinin sunuluş tarzına bakınca ‘Kadın cinayetlerinin önlenmesine ne kadar faydası var?' diye düşünüyorum. Bazen öyle şeyler oluyor ki gizlilik kararı almaya bile gerek yok, öyle insanları rahatsız eden bir durum ki bunu vermekte ne kadar kamu yararı vardır? Elinizi vicdanınıza koyun. Bu haberlerin, kadınlara karşı işlenen suçlara katkısı nedir? Bu tür haberleri yaparken tüm medyanın dikkatini çekme ihtiyacı duydum. Lütfen daha sağlıklı bir dil kullanılsın. ‘Bunlara sansür yapın' demiyorum. Elbette haber verme ve haber alma hakkına saygıyla söylüyorum. Bunu yaparken kamu yararı ve kadınların hukukunu gözeterek konuşuyorum” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından basına kapalı olarak devam eden toplantıda, adli konular değerlendirilirdi. Programın ikinci gününde ise Teftiş Kurulu Başkanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Personel Genel Müdürlüğü, Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, Adil Destek ve Mağdur Hizmetleri Daire Başkanlığı sunum gerçekleştirecek.